Vücudumuz milyarlarca hücreden oluşmaktadır. Bu hücrelerin yaşayabilmesi için enerjiye gereksinimi vardır. Bu enerji gereksimini yiyeceklerden sağlarız.
Serbest radikaller hücrenin enerji sistemini ve hücre zarını bozabilir, hücrenin DNA veya RNA yapısını bozabilir, hücrenin ölümüne varabilecek şekilde zincirleme reaksiyonlar başlatabilir. Yada hücrenin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına sebep olarak kanserleşmesine neden olabilir. Enzimlere ve proteinlere saldırarak normal hücresel faaliyetleri bozabilir.
Kan damarlarımızı döşeyen hücrelerin zarlarında meydana gelen bu tür bir tahribat, atardamarların sertleşmesine, kalınlaşmasına ve nihayetinde kalp krizine ve felçlere yol açabilir. Kollogendeki çapraz bağlara saldırması sonucunda dokularda sertleşmelere, kalpte performans azalmasına, romatizma hastalıklarına neden olur.
Yapılan çalışmalarda serbest radikallerin; kemik erimesinde, menopozda, koroner kalp hastalığında, şeker hastalığında, Alzheimer ve Parkinson hastalığı oluşmasında rol oynadığı gösterilmiştir. Bu hastalarda antioksidan savunma sistemi azalmıştır. Oksitatif stres durumunuz oranı ne kadar yüksek olursa hastalıklara karşı yakalanma ve yaşlanma o kadar hızlı olmaktadır.
Serbest radikallerin oluşmasında en çok besinler, işlenmiş besinler, zirai kimyasal maddeler, radyasyon yayan tüm elektrik ve elektronik cihazlar, hekimler tarafından yazılan ilaçlar, sigara, alkol, güneş ve stres rol oynar.
Ozon tedavisi gören kişilerde, oksidatif stresin azaldığı kanıtlanmıştır. Bu etki vücudumuzdaki antioksidan maddelerin artması sonucunda serbest radikallerin etkisinin yok edilmesi ile olur. Ozon tedavisi gören kişiler kendisinde iyilik hali, dinçlik, zindelik hissetmektedir. Ayrıca kişiler hastalıklara karşı dirençli olurken yaşlanmada geciktirilmektir.