Ozon 3 oksijen atomunun birleşmesi sonucu oluşan bir gazdır. Başka bir deyişle ozon, oksijenin yüksek enerjili halidir. 1785 yılında bulunmuştur. Renksiz ve kendine has bir kokusu vardır. Çok güçlü okside etme ve çok etkili dezenfekte etme özelliği vardır. Ozon dünya ve yaşam için çok önemlidir. Güneş ışınlarının zararlı etkisi ozon tabakası sayesinde filtrelenmektedir. TIBBİ OZON Tedavide kullanılacak ozon gazı medikal ozon jeneratörlerinde saf oksijenden üretilir. Üretilen ozon daima oksijen ile karışım halinde kullanılır. Tek başına saf ozon kullanılmaz. Oksijen/ozon oranı % 99,95-95 arasında değişir. Karşımın ozon oranı % 0,05-5 arasındadır. İlaç tedavilerinde olduğu gibi ozon tedavisinde de miktar ve oran hastanın durumuna göre hekim tarafından belirlenir. Her hastaya uygulanacak olan tedavi yöntemi ve dozu farklıdır. Ozon, bu hastalıklarda hiçbir zaman klasik tedavi yöntemlerinin bırakılmasını gerektirmez veya o tedaviye bir alternatif olarak uygulanmaz. Ozon tedavisi duruma göre tek başına veya destekleyici olarak uygulanabilir. Kural olarak, ozon diğer tedavilere ek olarak uygulanan tamamlayıcı bir tedavidir. OZONUNUN TARİHÇESİ Ozon gazını alman kimyacı Christian Friedrich Schönbein 1839 yılında keşfetmiştir. Ozon renksiz ve keskin kokulu bir gazdır. 1857'de Almanya Werner von Siemens İlk ozon jeneratörü, yaptı. Ozon Keşfinden sonraki ilk yıllarda dezenfeksiyon amacıyla kullanılmıştır. 1860 yılında Monako şehrinin su arıtma tesisinde dezenfeksiyon amacıyla ozon kullanılmaya başlanmıştır. Ozonun bu dezenfekte edici etkisi güçlü okside edici özelliğinden kaynaklanmaktadır. Sadece virüs ve bakterileri öldürmekle kalmaz tüm mikroorganizmalar ve toksinlerini de okside edebilir. Ozon ayrıca fenolleri, pestisidleri, deterjanları, kimyasal atıkları ve aromatik bileşikleri de etkili şekilde nötralize edebilir. Ozon kimyasal yapısı itibariyle radikal özelliği taşımamakla birlikte, florin ve persülfattan sonra, bilinen üçüncü en güçlü oksidan maddedir. 1870 yılında Almanya'da C.Lender kanı ozonlayarak ilk kez tedavi amaçlı kullanmıştır. 1885 yılında Amerikalı Dr.Charles J.Kenworth, ilk 'Ozone' kitabını yayınladı. 1902 yılında J.H.Clark'ın yazdığı kitapta ozonlu suyun; anemi, kanser, şeker hastalığı, soğuk algınlığı, morfin zehirlenmesi, gangren yaraları ve boğmaca tedavilerinde olumlu sonuç verdiğini belirti. 1911 yılında Loyola Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr.Eberhart ozonu tüberküloz, anemi, boğmaca, astım, bronşit, yüksek ateş, uykusuzluk, zatüre, şeker hastalığı, gut ve sifilis hastalıklarında kullandı. 1926 yılında Dr. Otto Warbrug kanserin vücuttaki hücrelerin oksijen alımının yetersizliğinde geliştiğini kanıtladı. Bu konudaki çalışmaları ile 1931 ve 1944 Yılında Nobel ödülü aldı. 1933 yılında, Dr.Simmons'ın başkanlığındaki Amerikan Tıp Birliği, ozon tedavisini kullanmaya başladı. 1934 -1938 yıllarında, Fransız doktorlardan Auburg ve Lacoste ozon tedavisini hastalarında uygulamaya başladı. 1957 yılında Dr. J. Hansler medikal ozon jeneratörü patenti aldı. 1958 yılında Dr. J. Hansler ve Dr. Hans Wolf derideki hastalıklarda ozonu torbalama yöntemi ile uyguladı. 1968 yılında Dr. Hans Wolf Frankfurt, Almanyada major oto hematerapi yöntemini ortaya koydu. OZON GÜVENLİ Mİ? Ozon tedavisi yıllardan beri güvenle kullanılmaktadır. 1980 yılında, "Almanya Ozon Terapi Tıbbi Cemiyeti"', 644 Ozonterapist ile, 384.775 hasta üzerinde, toplam 5.579.238 ozon uygulamasını değerlendirilmiş ve Komplikasyon oranı % 0.000007 olduğu tespit edildi. Böylece Ozon Terapi en güvenli tıbbi uygulama kabul edildi. Ozonun bizzat kendisi kokusu ile koruma sağlar yani aşırı olduğunda kendine has kokusu ile tedbir almamıza olanak sağlar. Modern cihazlar mikrogram bazında tedavi edici ozonun elde edilmesine olanak vererek deneyimli ellerde hataya yer bırakmayacak bir tedavi güvenliği sağlar. Doğal bir uyarı olarak ozonun koklanmaması, solunmaması gerekir, akciğerler için irritandır.